15 Şubat 2014 Cumartesi

GEZİ STAJI 2. HAFTA

Gezi stajımın 2. haftasında Brezilya'ya gittim. İlk gittiğim Iguazu’da ilk dikkatimi çeken şey havaalanının tuğladan cephesi ve küçüklüğü oldu. Dışarıdan görüntüsü klasik İngiliz evlerini andıran tuğla duvarlar bildiğimiz havaalanlarına hiç benzemiyordu. Milli Park içinde yer alan Iguazu şelaleleri 275 şelaleden oluşan bir şelale topluluğu diyebilirim. Brezilya tarafında Foz do Iguaçu, Arjantin tarafında ise Puerto Iguazú şehirleri bulunuyor. İki şehir de nehri geçen bir köprü ile birbirlerine bağlanmış. Şelaleleri gezebilmek için yapılan seyir terasları bana 2. Sınıf Rumelihisarı projemizi hatırlattı. Ince uzun bir hat boyunca ilerleyen ahşap ve toprak karışık yürüyüş yolu ara sıra manzarayı izleyip fotoğraf çekebilmek için seyir terasları ile bölünüyor. 





Tatilimin son durağı Rio de Janeiro oldu, Rio de Janeiro, İngilizce'de "River of January"  anlamına geliyor Bağımsızlığını ilan eden Brezilya hemen  Avrupa tarzı bir  kültürel yaşam geliştirmiş  Geleneksel karnavalıyla ünlü olan Rio, tepede bulunan İsa heykeli ve iki dev kayanın arasında yer alışıyla kutsal bir güç tarafından korunuyormuş gibi bir havaya sahip.


 Brezilya ulusal kütüphanesi dünyanın 8. Büyük kütüphanesi sayılıyor. Kütüphanenin yükseltilmiş olan girişi korint sütunları ve üçgen alınlığı ile  antik Yunan tapınaklarını andırıyor.

Rio de Jenerio Kent Tiyatrosu,  şehrin en şaşalı yapılarından biri.  Opera, bale ve  klasik müzik etkinliklerini içinde barındıran yapı Latin Amerika’nın en büyük  tiyatrosu.  Paris Garnier Operası’ndan etkilenerek yapılan binanın tepesinde bulunan iki kadın heykeli müzik ve şiiri sembolize ediyor. Bu heykeller Rodolfo Bernadelli tarafından yapılmış. Içerde ise cam vitraylar, pembe renkli mermerlerdn oluşan bir tavan ve “Saatlerin Dansı” adlı bir tabloyu çevreleyen kristal bir avize yer alıyor. 

Rio'nun biraz daha dışında yer alan Corcavado Tepesi'ne giderken çevrede 'favela' adı verilen gecekondular dikkat çekiyordu. Futbolu ve karnavalıyla hatırlanan Rio'nun böyle de bir yüzü olduğunu görmüş olduk. 
Corcovado tepesinde bulunan Christ Redeem adı verilen Dev Kurtarıcı İsa heykeli dünyanın 7 harikasından biri olarak seçilmiş. Deniz seviyesinden 730 m yükseklikte bulunan bu tepeden Rio manzarası çok güzel seyredilebiliyor. 


Daha sonra Sugar Loaf  (Kesmeşeker) Tepesine cıktık, buraya 2 tane teleferik kullanılarak çıkılıyor. Kesmeşeker ismi 16. yüzyılda Portekiz ile Brezilya arasında yapılan şeker kamışı ticareti döneminde verilmiş. Bir diğer nedeni de dağın kesmeşekere benzemesidir.




Şehrin merkezinde bulunan Rio Katedrali 1964 – 1979 yılları arasında, daha önce aynı yerde bulunan ve yıkılmış olan pek çok kilisenin üzerine en son inşa edilen yapıdır. Kilise koni biçminde olduğundan dikkat çekiyor. Yapının dıştan yüksekliği 96 metre iç taraftan tavana kadar olan yüksekliği 75 metredir. Katedralin duvarları küçük boşlukları olan kare birimlerden oluşuyor. Bu boşluklar sayesinde içerisi ışık alıyor. Ayrıca 4 tarafında da bulunan yerden tavana uzanan vitraylar da içeri güzel bir ışık katıyor. 












GEZİ STAJI - 1. HAFTA

Bu yaz gezi stajı için Brezilya ve Arjantin ülkelerini gezdim. İlk haftamı Arjantin'in başkenti olan Buenos Aires'te  geçirdim.  

İspanyolcada güzel havalar anlamına gelen Buenos Aires, Güney Amerika kıtasının doğusunda bulunuyor. Arjantin'in en büyük şehridir ve kuzeyden güneye 19.4 km, doğudan batıya 17.9 km boyunca bir düzlem üzerinde uzanır. Şehirde yaşayan insanların çoğu İspanyol ve İtalyan kökenli.  


Buenos Aires 2 Şubat 1536 tarihinde Pedro de Mendoza tarafından Puerto de Nuestra Señora Santa María del Buen Ayre (Sevgili Anamız Güzel Hava Bakiresi Meryem’in Limanı) adıyla kuruldu
. Hipadamos planı tüm şehirde uygulanmış, yapılar adacıklara ayrılmış. Kent birbirini paralel ve dik kesen caddelerden oluşuyor. Böylece birisi 1 kare yürüyeceksin dediğinde bu 100 metre yürüyeceksin anlamına geliyor.

Buradaki ilk durağımız Birleşmiş Milletler Meydanı’ndaki Floralis Genérica isimli dev bir çiçek heykeli. Çelik ve alüminyumdan yapılmış olan bu heykel Arjantinli mimar Eduardo Catalano'nun şehre bir armağanıdır. Heykelin yüksekliği 23 metre, ağırlığı da 18 tondur. Çiçeğin yaprakları açıldığında genişliği 32 metre, kapandığında ise 16 metre.  Yapraklar gerçek bir çiçek gibi davranıyor; gündüz açık gece kapalı duruyor. Yaprakların açık durduğu 4 özel gün var, bunlar; 25 Mayıs, 21 Eylül, 24-31 Aralık. Malesef bizim gittiğimiz sırada arıza nedeniyle çicek sadece açık vaziyette duruyordu. Mimar Catalano bu heykel için 'tüm çiçeklerin bir sentezi ve her gün açılmak için doğan bir umudu simgelediğini' söylüyor.


Bir sonraki durağımız Buenos Aires Üniversitesi 'nin Hukuk Fakültesi, burası dünyada ilk 300 üniversite arasında yer alan bir üniversite ve Arjantin'in en büyük üniversitesi.  Ernesto Che Guevera tıp fakültesinden ve Arjantin'in şu ana kadarki devlet başkanlarından on beşi bu okuldan mezun olmuş. Bina dışarıdan bakıldığında antik bir Yunan tapınağına benziyor, bir kaç basamakla çıkılan binanın önünde dorik üsluptaki sütunlar yer alıyor. Tek eksiği üçgen alınlık ve kabartmalar.

Recoleta'da yer alan mezarlık normal mezarlıklardan çok farklı. Mezarlık Fransız bir mühendis tarafından labirent şeklinde tasarlanmış. 1822 yılında açılan bu mezarlık turizme de açılmış. Ancak burada sadece ünlü devlet adamlarının, sanatçıların ve sporcuların mezarları bulunuyor. Ünlü Eva Peron'un mezarı da burada yer alıyor. Eva Peron, 1946 yılında Arjantin Başbakanlığına gelen Juan Peron'un eşidir. Eva, kocasının diktatörlüğü döneminde siyasetle ve halkla yakından ilgilenmiş, kadın hakları için çalışmış.  İşçi sendikalarının örgütlenmesini ve 1947 yılında kadınların oy verme hakkı elde etmesini sağlamış. Fakir halka yiyecek, para ve ilaç yardımlarında bulunmuş ve çocuklar için  yardım kampanyaları düzenlemiş. Arjantin halkı onu çok sevdiği için ona Küçük Eva anlamına gelen Evita lakabını takmış. 











Buenos Aires'in çok geniş bir alanını büyük parklar dolduruyor. Bu da oradaki parklardan birinden bulunan çok geniş bir gövdeye sahip olan bir ağaç. 


İnsanlar bu parklarda spor yapıp dinlenmelerinin yanında köpeklerini de gezdiriyorlar. Burada köpek gezdirmek bir meslek haline gelmiş. Çalışan insanlar köpeklerini bu işi yapan insanlara teslim ediyorlar, onlar da sabah köpekleri evlerinden alıp akşam da evlerine bırakıyorlar, ya da sahiplerinin gelip alması için bir yere bağlıyorlar. Tur rehberimizden öğrendiğime göre bu işi yapan insanlar İstanbul'da da tek tük görülmeye başlanmış.


Şehrin ana meydanlarından biri olan Plaza de Mayo Türkçe adıyla Mayıs Meydanı, Eva Peron zamanında bombalanmış ve bir sürü insan ölmüş. Askeri cunta zamanında kaçırılan ve katledilen kişiler için bu meydanda anma törenleri  ve eylemler yapılıyor. Burada Casa Rosada denilen Pembe Ev yer alıyor.
Arjantin Başkanı Julio Roca 1882 yılında mimar Enrique Aberg’i eskiden burada bulunan başkanlık binasının yerine yakındaki postaneye benzeyen yeni bir bina tasarlaması için görevlendirmiş, daha sonra mimar Francesco Tamburini ikisinin arasına ekler yapmış ve iki binayı bütünleştirmiş.
Arjantin devlet başkanının ofisi bu binada bulunuyor ve bu ofis şehrin ana yollarının sıfır noktası ve Arjantin'in sembolik binalarından biri olarak kabul ediliyor. Eva Peron da bu binanın balkonundan bir konuşma yapmış. Binanın içinde ayrıca bir de müze var, müzenin içinde Arjantin'in önceki başkanlarının eşyaları yer alıyor. Casa Rosada Arjantin'in ulusal tarihi bir anıtı ilan edilmiş. 


Plaza del Mayo Meydanı’nın tam ortasında Mayıs Piramidi denen Pirámide de Mayo anıtı var. Bu anıt kentin en eski ulusal anıtı. 1811 yılında Primera Junta tarafından Mayıs Devrimi’nin birinci yıl dönümünü kutlamak için yaptırılmış. Anıt yüksekliği 18.76 metre ve tepesinde, Fransız heykeltıraş Joseph Dubourdieu tarafından yapılan ve özgürlüğü temsil eden bir heykel var.


Plaza de Mayo'da yer alan bir diğer bina da Arjantin Ulusal Bankası. 1938 yılında tasarlanan bina iyonik sütunları ve üçgen alınlığıyla bir Yunan tapınağına benziyor.

Plaza de la Republica' da bulunan Obelisk, Buenos Aires'in ulusal anıtlarından birisi. Obelisk Corrientes ve 9 de Julio caddelerinin kesiştiği yerde, şehrin kuruluşunun 400. yıldönümü anısına inşa edilmiş.



12.07.13 - 20.Gün

Stajın son günü beraber staj yaptığım arkadaşlarla fotoğraf çekilip bize yardımcı olan çalışanlarla vedalaştık. 


 Tekniker Ümit Öztürk bizimle 
çok ilgilendi, tüm sorularımızı sabırla açıkladı:)








11.07.13 - 19. Gün

Bugün A blokta 8. kattaki dairelerin su tesisatı yapıldı. Lazermetreyle kot ölçümleri yapıldı ve yüksekte kalan borular,hiltiyle kırılarak ana kota uygun şekle getirildi. 




Bu sırada dışarıda mantolama işlemi devam ediyordu.  Dış cepheye önceden şaşırtılmış olarak yerleştirilmiş olan mineral yünler dübellerle duvara monte edilmişti. Şimdi ise üzerine 2 kat kara sıva uygulanıyor, sıva sıcak havalarda prizini normal şartlarda yapabilmesi için ıslatılarak uygulanıyor. Kara sıva duvardaki hataları örtmek, yapı elemanlarını dış etkilere karşı korumak, duvarın dayanımını artırmak, su ya da rutubet geçişine engel olmak ve düzgün yüzey elde etmek için uygulanır. Kara sıva suya karşı dayanıklı olduğu için genellikle binanın dış cephesi, banyo, tuvalet gibi ıslak hacimlerde kullanılır. Kara sıvadan sonra donatı filesi sıvanın üzerine yerleştirilecek.