Gezi stajımın 2. haftasında Brezilya'ya gittim. İlk gittiğim Iguazu’da ilk dikkatimi çeken şey havaalanının tuğladan
cephesi ve küçüklüğü oldu. Dışarıdan görüntüsü klasik İngiliz evlerini andıran
tuğla duvarlar bildiğimiz havaalanlarına hiç benzemiyordu. Milli Park içinde
yer alan Iguazu şelaleleri 275
şelaleden oluşan bir şelale topluluğu diyebilirim. Brezilya tarafında Foz do
Iguaçu, Arjantin tarafında ise Puerto Iguazú şehirleri bulunuyor. İki şehir de
nehri geçen bir köprü ile birbirlerine bağlanmış. Şelaleleri gezebilmek için yapılan
seyir terasları bana 2. Sınıf Rumelihisarı projemizi hatırlattı. Ince uzun bir
hat boyunca ilerleyen ahşap ve toprak karışık yürüyüş yolu ara sıra manzarayı
izleyip fotoğraf çekebilmek için seyir terasları ile bölünüyor.
Tatilimin son durağı Rio de Janeiro oldu, Rio de Janeiro, İngilizce'de "River of January" anlamına geliyor. Bağımsızlığını ilan eden Brezilya hemen Avrupa tarzı bir kültürel yaşam geliştirmiş Geleneksel karnavalıyla ünlü olan Rio, tepede bulunan İsa
heykeli ve iki dev kayanın arasında yer alışıyla kutsal bir güç tarafından
korunuyormuş gibi bir havaya sahip.
Brezilya ulusal
kütüphanesi dünyanın 8. Büyük kütüphanesi sayılıyor. Kütüphanenin yükseltilmiş
olan girişi korint sütunları ve üçgen alınlığı ile antik Yunan tapınaklarını andırıyor.
Rio de Jenerio Kent Tiyatrosu, şehrin en şaşalı yapılarından biri. Opera, bale ve klasik müzik etkinliklerini içinde barındıran
yapı Latin Amerika’nın en büyük
tiyatrosu. Paris Garnier
Operası’ndan etkilenerek yapılan binanın tepesinde bulunan iki kadın heykeli
müzik ve şiiri sembolize ediyor. Bu heykeller Rodolfo Bernadelli tarafından yapılmış.
Içerde ise cam vitraylar, pembe renkli mermerlerdn oluşan bir tavan ve
“Saatlerin Dansı” adlı bir tabloyu çevreleyen kristal bir avize yer alıyor.
Rio'nun biraz daha dışında yer alan Corcavado Tepesi'ne giderken çevrede 'favela' adı verilen gecekondular dikkat çekiyordu. Futbolu ve karnavalıyla hatırlanan Rio'nun böyle de bir yüzü olduğunu görmüş olduk.
Corcovado tepesinde bulunan Christ Redeem adı verilen Dev Kurtarıcı İsa heykeli dünyanın 7 harikasından biri olarak seçilmiş. Deniz seviyesinden 730 m yükseklikte bulunan bu tepeden Rio manzarası çok güzel seyredilebiliyor.
Daha sonra Sugar Loaf (Kesmeşeker) Tepesine cıktık, buraya 2 tane teleferik kullanılarak çıkılıyor. Kesmeşeker ismi 16. yüzyılda Portekiz ile Brezilya arasında yapılan şeker kamışı ticareti döneminde verilmiş. Bir diğer nedeni de dağın kesmeşekere benzemesidir.
Şehrin merkezinde bulunan Rio Katedrali 1964 – 1979 yılları arasında, daha önce aynı yerde bulunan ve yıkılmış olan pek çok kilisenin üzerine en son inşa edilen yapıdır. Kilise koni biçminde olduğundan dikkat çekiyor. Yapının dıştan yüksekliği 96 metre iç taraftan tavana kadar olan yüksekliği 75 metredir. Katedralin duvarları küçük boşlukları olan kare birimlerden oluşuyor. Bu boşluklar sayesinde içerisi ışık alıyor. Ayrıca 4 tarafında da bulunan yerden tavana uzanan vitraylar da içeri güzel bir ışık katıyor.